Enflasyon vergisi, hükümetlerin hazine açıklarını kapatmak için kullandığı dolaylı borçlandırma sistemidir. Para transfer sistemi olarak da adlandırılan modelde, devletler sahip oldukları borçları hayat pahalılığıyla azaltmaya çalışır. Enflasyon dolaylı vergi olduğu için halk tarafından daha kolay bir şekilde kabul edilebilir.
Enflasyon vergisi nedir sorusunun yanıtı, dolaylı yöntemlerle bir gelir elde etme sistemi şeklinde verilebilir. Hükümetler borçlarını ödeyemeyecek duruma geldiğinde piyasadaki fiyat artışına izin verir. Bu sayede para arzına cevap verebilecek nakit akışı piyasaya sunulur. Kontrollü bir şekilde toplanan vergi türü, devletin borçlarında azalma sağlar; ancak halkın alım gücünü tehdit eder. Bu nedenle piyasada ne denli bir enflasyon yaratılacağı kararı uzun analizler eşliğinde verilmelidir. Yüksek boyutlara ulaşan hayat pahalılığı, vatandaşların refah seviyesini düşür ve alım gücünü azaltır.
Enflasyon vergisinin bir diğer olumsuz yönü de doğrusal olarak artmamasıdır. Belirli bir yüzdeye tabii olmayan vergi sistemi, tasarruflar ve gündelik hayattaki harcamalar vasıtasıyla alınır. Bu nedenle de gelir eşitsizliğine neden olur. Dar gelirli kesimin servetinin azalmasına neden olabilirken yüksek mal varlığına sahip kişilerin kazancını arttırabilir. Sistem, sabit varlık gelirlerinde ciddi bir düşüşe sebep olur. Bu durum da piyasada panik etkisi yaratır.
Enflasyon vergisi ne anlama gelir sorusunu tam olarak anlamak için hükümetlerin neden borçlandığını da net olarak açıklamak gerekir. Kamu borçları, bir devletin iç ve dış organlara vereceği finansal yükümlülüklerin tümüdür. Bu tür borçlar, savaş ve doğal afet gibi olağanüstü durumlardan veya bütçe planlaması, tasarruf gibi olağan sebeplerden artabilir. Bazı durumlarda bahsi geçen borç türleri tahmin edilemeyen rakamlara ulaşabilir. Bu gibi sebeplerden dolayı hükümetler para arzını tamamlamak ister. Devletler, senyoraj politikası adı verilen modeli kullanarak para basma seçeneğini tercih edebilir. Senyoraj, borçları ödenebilir kılmaya yardımcı olur. Ancak gereğinden fazla para basımı nakit kontrolünü zorlaştırır. Piyasadaki kontrolsüz para akışı enflasyona neden olur. Hane halkı tarafından elde edilen birikimler harcanmak zorunda kalır. Böylelikle tasarruflar, devlet hazinesine geçerek vergi sistemi yaratılmış olur.
Enflasyon vergisi, devletin borcunu azaltır; ancak paranın halktan temin edilmesine yol açar. Üstelik kontrolsüz enflasyon, paranın değerini çokça düşürerek döviz ve altın gibi borç türlerini ödemeyi zorlaştırabilir. Bu tür bir vergi sistemi dışsal borçlanma türlerinde yeterince verimli değildir. Ekonomik model, vatandaştan devlete giden net bir para akışı sağlamadığı için hükümetler tarafından sıkça kullanılır. Başta Almanya olmak üzere Amerika ve Türkiye gibi ülkeler enflasyon vergisi sistemini kullanmıştır. Bu modelin yaygın olarak tercih edilmesinin altında yatan en önemli sebep enflasyonun dolaylı bir vergi türü olmasıdır. Devletler halktan doğrudan bir para talep etmediği için bu sistemin kabul görme olasılığı diğer modellere göre daha fazladır.
Enflasyon vergisini daha iyi anlamak için örneklendirme yapılabilir. X ülkesinde yaşayan ve aylık 2000 birim para kazanan bir aileyi ele alalım. Ailenin geliri senyoraj nedeniyle %5 oranında artarak 2100 birim olarak değişir. Bu sayede evde harcanmaya gerek duyulmayan 100 birim para saklanabilir. Hane halkı, giderlerinde bir değişiklik olmazsa, bu paraya tasarruf gözüyle bakar. %5’lik değişiklik piyasaya sunulmayarak saklanır. Oysa ki enflasyon sonucunda giderlerde de doğrusal bir artış yaşanır. Bu nedenle de aile parayı harcamak zorunda kalır. Böylece hükümetler var olan veya olma potansiyeline sahip tasarrufları hazinesine yeniden kazandırır.