Hazine, kamu açıklarını kapatmak ya da geçmiş yıllardan kalan anapara ve faiz borçlarını ödemek için iç veya dış borçlanma yapabilmektedir. İç borçlanma, vadesi bir yıldan uzun devlet tahvili ya da bir seneden kısa hazine bonosu ile gerçekleştirilir. Bu kâğıtların tümüne Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) adı verilir.
İç borçlanma ihalelerinde belirlenen faiz, DİBS faizi olarak da bilinmektedir. Borçlanma senetleri, ihale usulüyle bankalar tarafından alınır; sonrasında ise piyasada satılır. Böylelikle piyasada ikinci el fiyatı ve faizi oluşur.
Gösterge faiz, merkez bankalarının ilan ettiği politika faizi ile karıştırılmamalıdır. Gösterge faizi; piyasada en çok işlem gören, likiditesi yüksek, vadesine 2 yıl kalmış devlet tahvilinin ikincil piyasadaki faizine verilen isimdir. Üç ya da altı ayda bir olmak üzere kupon ödemesi bulunur. Bu faiz; finansal piyasalarda yakından takip edilen, önemli göstergelerden biri olarak kabul edilir. Gösterge tahvil faiz oranı, serbest piyasadaki diğer faizleri de etkilemektedir. Bu oran, piyasadaki pek çok işlem için referans olarak alındığından gösterge adını almıştır.
Gösterge Faizi Ne İşe Yarar?
Gösterge faizi, gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan yerli ve yabancı yatırımcıların ekonomik indikatörler hakkında öngörü sahibi olmalarını sağlar. Bu faiz türü, dolar kuru ile yakın ilişki içerisindedir. Gösterge faizi ile merkez bankasının belirlediği politika faizi birbirinden farklıdır. Politika faiz oranı, dolar kuru ile ters orantılıdır. Üstelik bu oran TCMB tarafından belirlenirken gösterge faizi piyasadaki arz-talebe göre şekillenir.
Gösterge Faizi Oranı Neden Yükselir?
Gösterge faiz oranı yükselmesine yol açan birçok unsur olabilir. Bu faiz oranının yükseliş trendine girmesi özellikle ülkenin makro ekonomik gelişmeleri ile ilgilidir. Gösterge faiz oranı aşağıdaki gelişmelere bağlı olarak yükselebilir:
- Merkez Bankası para politikaları (politika faizi, para arzının artması ya da azalması)
- Hükûmetin maliye politikaları (kamu harcamaları, vergiler)
- İç talep (aşırı tüketim, talep enflasyonu)
- Kredi taleplerinde artış ya da düşüş
- Uluslararası konjonktür (finansal dışa bağımlılık, ticari savaşlar)
- İç ve dış politika gelişmeleri
- Savaş ihtimali, iç çatışma ve siyasi belirsizlikler
Para arzı arttığında ya da sabit kaldığında kısa vadede faizler düşer ve yatırımlar artar. Bunun yanı sıra para arzı azaldığında gösterge faiz oranları da yükselebilir. Üstelik bu durum üretimin azalması ile sonuçlanabilir.
Gösterge faizi, özetle siyasi belirsizlikler ve ekonomik istikrarsızlıklar sebebiyle yükselebilmektedir. Yukarıda belirtilen ekonomik ve politik sorunlar hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için risk unsuru barındırır. Bu durum, tahvil taleplerinde ve gösterge faiz oranlarında dalgalanmalara yol açabilir.
Gösterge Faiz Oranı Artarsa Ne Olur?
Gösterge faiz oranı, kamunun borçlanma araçlarına gösterdiği talebin artmasını ya da azalmasını sağlamaktadır. Bu oranın artması, kamunun yüksek maliyetlerle borçlanmasına neden olur. Devlet, bu yüksek orandaki borcu ödemek için özelleştirme yoluna başvurabilir.
Kamunun borçlanması, o ülkede iş yapan kurumların ve yatırımcıların maliyetlerine de doğrudan yansımaktadır. Örneğin, bir ülkede faaliyet gösteren bankalar, o devletten daha ucuza borçlanamaz. Özetle gösterge faizi diğer faiz oranları için âdeta bir yön belirleyicidir. Dolayısıyla bu oran arttıkça diğer faizlerin de yükseliş trendine girmesi muhtemeldir.