Morgan Stanley, finansal piyasaların tepetaklak olduğunu ancak yatırımcıların bu durumdan avantaj sağlayabileceğini söylüyor.
ABD borsaları sene başından bu yana yatırımcıları ve uzmanları şaşırtmayı sürdürüyor. Morgan Stanley de finans piyasalarının tepetaklak olduğunu söylüyor ve ekliyor: Yatırımcılar bunu avantaja çevirebilir.
Morgan Stanley, finansal piyasaların tepetaklak olduğunu ve yatırımcıların bunu kendi lehlerine çevirebileceğini söylüyor.
Derin durgunluklara bu kez rastlanmıyor
MarketWatch’tan Steve Goldstein’ın haberine göre, Nasdaq 100’ün yeniden ağırlık kazanması ve yaklaşık 2 trilyon dolarlık opsiyonun sona ermesi henüz söz konusu değil. Şimdi, yaz aylarında piyasalar uykulu bölgeye girmeden önce, bir kazanç saldırısının yanı sıra Fed, Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası’nın faiz oranı kararlarının sonuçları izleniyor.
Analistler bu yıl borsanın gücüne epey şaşırdı. Bugüne kadar S&P 500 Endeksi yüzde 18 ve Nasdaq Composite yüzde 34 artışla Morgan Stanley’den her hafta bir tür özür geliyormuş gibi gözüküyor.
Morgan Stanley baş çapraz varlık stratejisti Andrew Sheets, hem MSCI All-County World Index tarafından ölçülen küresel hisse senetlerinin hem de S&P 500 tarafından ölçülen ileriye dönük kazanç tahminlerinin tüm yıl boyunca yükselmediğine dikkat çekiyor. Bu, kazanımların tamamının daha yüksek değerlemelerden kaynaklandığı anlamına geliyor. Sheets, son 25 yılda, fiyat/kazanç oranı bakımından yalnızca iki kez daha güçlü kazanımlar olduğunu ve her ikisinde de, yani 2009 ve 2020 yıllarında, değerlemelerin nihai bir toparlanmadan önce yükselmesi gerektiğini destekleyen muazzam parasal gevşeme ile karşılanan derin durgunluklar olduğunu belirtiyor.
Sheets ayrıca, küçülen bir Fed bilançosuna ve düşen hisse başına kazanca rağmen çarpanların yükseldiği 1998 ve 2019 yıllarına daha yakından bakıyor. Veriler çekirdek enflasyonun söz konusu dönemlerde yaklaşık yüzde 2 olduğunu gösteriyor. Sheets, “Tesadüfen, hem 1998 hem de 2019 yılları, piyasaların Ağustos-Eylül aylarında zayıf alım satım yaptığını ve yılın geri kalan yarısında çok sayıda Fed faiz indirimi yaptığını gördü” diyor.
Sermaye yapısında tuhaflıklar
Ancak, Sheets’in söylediğine göre, sermaye yapısında gerçekten garip şeyler oluyor. Üst düzey borç yapılarında daha küçük risklere göre daha yüksek getiriler bulunuyor. Sheets, bu durumu, ‘alışılmadık şekilde tepetaklak’ şeklinde tanımlıyor.
Örneğin, yatırım sınıfı şirket tahvillerinin yüzde 5,4’lük getirisi, Russell 1000’in yüzde 4,8’lik ileriye dönük kazanç getirisinden daha yüksek seyrediyor. Sheets bunun son 20 yılın yalnızca yüzde 2’lik döneminde daha yüksek olduğunun altını çiziyor.
Benzer şekilde, ABD’deki yatırım amaçlı gayrimenkul yatırım ortaklıklarının yüzde 5,8’lik getirisi, ortalama ABD ticari gayrimenkul üst sınırının veya yüzde 5,4’lük temel gayrimenkul getirisinin yine üzerinde seyrediyor. Teminatlı bir kredi yükümlülüğünün teminat getirisi ile yükümlülüklerinin ağırlıklı maliyeti arasındaki fark hem ABD’de hem de Avrupa’da son 10 yılın sadece yüzde 7’lik döneminde yüksek seyrediyor.
Büyüme beklentileri çok yol katetti
Sheets, bu tür tersine çevirmelerin arkasında farklı hikayeler olduğunu kabul ediyor ve büyüme güçlüyse, borcun dayanak varlık için pahalı olmasının mantıklı olduğunu kabul ediyor. Ancak sermaye yapısının bu şekilde sıkıştırılması ve hatta tersine çevrilmesi, büyüme beklentilerinin artık yılın başından bu yana çok yol katettiğini gösteriyor.
Sheets, “Büyümenin sağlam kaldığı veya yavaşladığı senaryolarda, borcun genellikle daha iyi risk/ödül sunduğunu düşünüyoruz, özellikle de bu sermaye yapısı sıkışması kaldıraçtan kurtulmak için artan ekonomik teşvikler sağladığında” diyor.