ABD’nin Ukrayna ve Gazze’deki iki savaşa birden dahil olması, ekonomisinin bunu kaldırıp kaldıramayacağı tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, bu sorunun cevabını en iyi tahvil piyasalarının verebileceği görüşünde.
Borcu tarihin en yüksek seviyelerinde olan ABD ekonomisinin iki savaşı birden idare edebileceğine şüpheyle yaklaşılıyor.
Bütçe açığı
Cnn’den Elisabeth Buchwald’ın haberine göre, ABD tahvil piyasasını kötüleştirmek istiyorsanız yatırımcılara ülkenin bütçe açığının ne kadar yüksek olduğunu hatırlatmanız yeterli. Hazine Bakanlığı’nın 30 Eylül’de sona eren mali yıl için yaptığı son hesaplama, açığın 1,7 trilyon dolar olduğunu gösteriyor.
Ancak Başkan Joe Biden’ın, Yüksek Mahkeme’nin yürürlüğe girmeden önce iptal ettiği federal öğrenci borcu iptal planının etkisi dahil edilmezse, bu rakam aslında daha da yüksek ve yaklaşık 2 trilyon dolar civarında seyrediyor. Bu, önceki mali yıl açığının iki katına karşılık geliyor.
Bütçe açıkları, bir hükümetin harcamaları vergilerden topladığını aştığında ortaya çıkıyor. Aradaki farkı kapatmak için hükümetler borç almak zorunda kalıyor ve bu da genellikle daha fazla tahvil ihracından sağlanıyor. Diğer her şeyin eşit olması tahvil fiyatlarını aşağıya itiyor, bu da getirilerin yükselmesine neden oluyor.
Yatırımcılar, Hazine’nin faiz ödemelerini zamanında yapacağı anlayışından dolayı bir süreliğine ABD’nin sürekli büyüyen açığını ve bunun hükümetin borç yükümlülükleri üzerindeki etkisini umursamıyor.
Yatırımcılar borç seviyesinin sürdürülebilirliğine odaklanmış durumda
Ancak yatırımcılar, bütçe açığını ve hükümetin borç almak zorunda olduğu para miktarını daha da artırma potansiyeline sahip politikalara giderek daha fazla dikkat ediyor. Morgan Stanley Wealth Management yatırım sorumlusu Lisa Shalett, bunun daha fazla yatırımcının, borç seviyesinin ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorgulamasına ve bunun sonucunda uzun vadeli borç tutmak için daha yüksek getiri talep etmesine yol açtığını söylüyor.
Ancak Hazine Bakanı Janet Yellen, getirilerdeki artışın ‘büyük bir kısmının’ ABD bütçe açığıyla bağlantılı olduğunu düşünmediğini ifade ediyor. Yellen, “Bunun büyük ölçüde insanların ABD ekonomisinde gördüğü dayanıklılığın bir yansıması olduğunu düşünüyorum” diyor.
Bu arada kanun yapıcılar, henüz mevcut mali yılın büyük kısmı için bir bütçe imzalamış değil ancak İsrail ve Ukrayna’da eşzamanlı iki savaşı finanse etmek zorunda kalma olasılığı şüphesiz daha fazla hükümet harcamasına ve daha yüksek bütçe açığına yol açacağa benziyor.
Tahvil piyasası için ne anlam ifade ediyor?
Bipartisan Policy Center ekonomi politikası direktörü Rachel Snyderman, İsrail ve Ukrayna’yı desteklemek için harcamaları artırmanın otomatik olarak açığın büyüyeceği ve tahvil getirilerinin yükselmesine neden olacağı anlamına gelmediğini söylüyor. Snyderman, CNN’e verdiği demeçte, Biden’ın geçen hafta açıkladığı, Ukrayna, İsrail ve Gazze’ye insani yardım için 86 milyar dolar tahsis eden savunma harcamaları teklifinin ‘açığın önemli ölçüde küçük bir kısmını oluşturacağını’ söylüyor.
Hazine’nin 86 milyar dolara ulaşabilmesi için daha fazla tahvil ihraç etmesi gerekeceğini söyleyen Snyderman, “Bu, halkın elinde bulunan 26,33 trilyon dolarlık ABD borcunun yüzde onda üçünü temsil ediyor” diyor. Snyderman, “Bu, 2024 mali yılındaki açığı, Kongre Bütçe Ofisi’nin cari mali yıl için öngördüğü 1,57 trilyon dolarlık açık seviyesini yalnızca yüzde 5 oranında artıracaktır” diye ekliyor.
Tahvil getirileri savaştan önce yükseliyordu
Savaşlar gibi jeopolitik gerilimlerin arttığı önceki dönemlerde de yatırımcılar, paralarının daha fazlasını güvenli liman olarak görülen ABD Hazine tahvili gibi varlıklara kaydırmak da dahil olmak üzere güvenliğe kaçış eğilimindeydi.
Bu, başlangıçta İsrail’de savaş patlak verip tahvil getirilerinin düşmesine neden olduğunda meydana geldi. Ancak getiriler hızla toparlandı. Örneğin, 10 yıllık Hazine tahvilinin getirisi 2007 yılından bu yana ilk kez neredeyse yüzde 5 seviyesine ulaştı.
Snyderman, bunun, getirileri yükselten savaşın etkilerinden daha ağır basabilecek başka faktörlerin olduğunu gösterdiğinin altını çiziyor. Snyderman, “Geride kalan birkaç ay boyunca yatırımcılar, faiz oranlarının, Fed’in geçen yıl sıkılaştırmaya başladığında başlangıçta beklediklerinden daha uzun süre yüksek kalabileceği ihtimalini kabullenmiş durumdalar” diyor.
Bunun nedeni enflasyonun Fed’in yüzde 2 hedefinin üzerinde kalması ve son verilerin enflasyonun yeniden ısındığını göstermesi. Enflasyonu daha fazla düşürmek için Fed yetkilileri, enflasyonun daha da yükselmeyeceğine ikna olana kadar faiz oranlarını mevcut seviyelere yakın tutmaları gerektiğinin sinyallerini veriyor. Snyderman, “Daha uzun süre daha yüksek olgusunu öngören yatırımcılar daha fazla ABD tahvili satıyor” diyor.
Getirileri yükselten diğer faktörler
Haziran ayında borç tavanının askıya alınmasından bu yana Hazine, hükümet harcamalarını finanse etmek için daha fazla tahvil ihraç ediyor. Ayrıca, borç tavanının Haziran ayında askıya alınmasından bu yana Hazine, hükümet harcamalarını finanse etmek için daha fazla tahvil ihraç ediyor ve bu da tahvil fiyatlarını aşağı çekiyor.
Hazine Temmuz ayında üçüncü çeyrekte 1 trilyon dolar borç almayı beklediği konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu, hükümetin üçüncü çeyrekte şimdiye kadar aldığı en yüksek borçlanma anlamına geliyordu. Üstelik Hazine bu yılın son çeyreğinde 852 milyar dolar borçlanacağını tahmin ediyor. Ancak bu tahmin, İsrail ile Hamas arasındaki savaş hesaba katılmadan ulaşılan bir rakam olarak öne çıkıyor.
Tahvil getirilerinin yükselmesinde rol sahibi olabilecek diğer bir faktör ise Fitch Ratings’in yakın zamanda ABD’nin kredi notunu düşürmesi ve Moody’s Investors Service’in ABD’nin kredi notunu belirleyen temel unsurlara ilişkin değerlendirmesini revize edebileceği yönündeki uyarılar olarak öne çıkıyor.
Comerica Wealth Management yatırım sorumlusu John Lynch, birlikte ele alındığında her ikisinin de yatırımcılara ABD tahvili tutmanın daha riskli olduğunun sinyalini verdiğini söylüyor. Snyderman, ABD’nin İsrail’i desteklemek için yaptığı harcamaların tahvilleri doğrudan etkilemese bile, ‘savaşların ekonomiye enjekte ettiği belirsizliğin’ piyasaları yoldan çıkarmak için yeterli olduğunu söylüyor ve bu durumun tahvillerin gelecekteki yolunu tahmin etmeyi özellikle zorlaştırdığını sözlerine ekliyor.