Feramuz Erdin’in haberine göre depremin yerinin, büyüklüğünün ve zamanının önceden bilinmesi şimdiki teknoloji ile imkânsızdır. Ancak bilim insanları bazı verileri inceleyerek deprem olma ihtimallerini ortaya koyabilmektedir. Android telefonlar üzerinden denenmeye başlayan yeni bir teknoloji ise bir bölgedeki sismik hareketliliğin Yapay Zeka ile yorumlanarak depremin onlarca saniye öncesinden haber alınmasını sağlamaktadır. Böylelikle depreme hazırlıksız yakalanma riski azaltılmaya çalışılmaktadır.
HEM UCUZ HEM ETKİLİ BİR YÖNTEM
2019 yılında dünya Koronavirüs belası ile henüz tanışmaya başlamışken, bir araştırma grubu 82 adet cep telefonunu Kosta Rika’nın çeşitli bölgelerine yerleştiriyordu. ABD’li ve Kosta Rika’lı bilim insanları, ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun sponsorluğunda yürütülen bu projede 6 ay boyunca tüm verileri incelediler. Sonunda artık yer kabuğunun sallanmasının kaçınılmaz olduğu durumları önceden yorumlayarak, bunu alarm şeklinde iletecek bu sistemi kurdular.
Daha sonra Google ve Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi UNDRR tarafından da sahiplenilen bu sistem Türkiye’de ilk kez Gemlik Depreminde çalıştı ve depremi olmadan önce haber verdi. Bölgedeki cep telefonlarından gelen sismik sinyalleri yorumlayan Google, deprem bildirimi açık olan cep telefonlarına depremin olacağını bildirdi.
SANİYELER NEDEN ÖNEMLİ?
Bir depremi saniyeler öncesinden bile olsa haber almak, birçok insanın hayatının kurtulmasını sağlayabilir. Evlerin, binaların tahliyesi sağlanabilir. Ebeveynlerin evdeki çocuk odalarına ulaşmasına ve çocuklarını korumaya almasına fırsat verebilir. Alınan kurumsal ve bireysel tedbirlerin hayata geçirilmesi için yeterli zaman tanıyabilir.
Android telefonlar için ücretsiz olarak sağlanan bu sistemin imkânı olan herkes tarafından kullanılması gereklidir.
AFAD’IN SİSTEMİ NEDEN ÇALIŞMADI?
Açıkçası hiçbir maliyeti bulunmayan ve çok etkili böyle bir sistem zaten mevcutken AFAD’ın geçen sene bin bir şovla tanıtımını yaptığı deprem erken uyarı sistemine neden ihtiyaç duyulduğu, sorulması gereken bir sorudur? Zaten Şubat ayındaki Kahramanmaraş ve geçen günkü Gemlik depremlerinde AFAD sisteminden vatandaşa herhangi bir uyarı da gelmemiştir.
GEÇMİŞ DEPREMLERDEN ÇIKAN DERS
Benim bireysel kanaatim yakın zamandaki depremlerde yaşanan yıkım ve kayıplardan; ne vatandaşın, ne kamunun, ne de şirketlerin gözle görülür bir ders çıkarmadığıdır.
İşte nedenlerim:
1. Kamusal Afet Yönetimi: Afet risk yönetimi ile afet kriz yönetimi birlikte ele alınarak yönetilmeye çalışılmaktadır. Merkezi ve yerel yönetimler ile STK ve iş dünyası arasındaki gerekli koordinasyon ve işbirliği henüz kurulmamıştır.
AFAD bir koordinasyon ve gözetim kurumu olması gerekirken, afetle ilgili her şeyi yönetmeye taliptir. Belki koordinasyon açısından doğru olan bu tercih; etkinlik, verimlilik ve zamanında müdahale açısından sorunludur. Paydaşlar afet anında ne yapacağını bilmeli ve ona göre talimat beklemeden harekete geçmelidir. Kahramanmaraş depremleri sonrası bu pratiği sahada göremedik.
Afet risk yönetiminin bir parçası olan kentsel dönüşüm programına odaklanılınca, afet anındaki krizin nasıl yönetileceği konusu havada kalmaktadır. Enkaz yönetimi esaslı hazırlıklar, deprem mağduru vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamada yetersizdir. STK, iş dünyası ve gönüllülerin koordinasyonu henüz sağlanmamıştır. Henüz masa başı planlama ve bilimsel çalışmalar yapılmaktadır ki, bunun pratiğe dökülüp, sahaya yansıması bile yıllar alacaktır.
Vatandaşın afet anı ve hemen sonrası için bilinçlendirilmesi aşamasına ise daha hiç geçilmemiştir.
2. Kurumsal Afet Yönetimi: Şirketler; STK ve kamu kurumlarının afet anında kendi kurumsal yapılarının karşı karşıya kalacağı krizi nasıl yönetecekleri şimdiden planlanmalıdır. Kendi krizini planlayıp yönetemeyen kurumların genel afet yönetimine hiçbir katkısı olamaz! Personelini toplayamayan, onlara görev veremeyen, lojistik sağlayamayan veya fabrikasında üretimi başlatamayan kurumlar genel afet yönetiminin gecikmesine neden olur. Bu ayağın şimdiden ve titizlikle planlanması gerekir.
3. Bireysel Afet Yönetimi: Bu konuda kafası en karışık olanlar vatandaşlardır. Afet hazırlıklarını en az 3 – 4 gün süreyle yardım alamayacaklarını, tek başlarına kalacaklarını farz ederek yaz ve kış şartlarına göre planlamaları gerekir. İlaç, gıda, özel bakım malzemeleri gibi hayati malzemeleri nasıl depolayacaklarını veya temin edeceklerini planlamaları en doğrusudur. Estonya Feribotu Sendromu, yani birileri nasıl olsa bir şey yapar ve bizi bir şekilde kurtarır düşüncesinin bu özel şartlar için geçersiz ve tehlikeli olduğu asla unutulmamalıdır.