Türk-İş’in çalışmasına göre Mart ayında gıda fiyatları aylık %1,76 (önceki %6,32), yıllık %94,62 (önceki %107,02) arttı. Çalışmaya göre aynı ayda açlık sınırı 9.591,13 TL’ye, yoksulluk sınırı 31.241,47 TL’ye yükseldi.
Açıklamada şöyle denildi:
“Hâlihazırda büyük bir geçim zorluğu yaşayan geniş kitlelerin 6 Şubat Büyük Türkiye Depremi ve sonrasında yaşanan sel felaketlerinin doğurmuş olduğu zorlukları daha yoğun hissetmesi ve gelir dağılımındaki adaletin daha da bozulması ihtimal dâhilinde. Bunun mümkün olduğunca önlenmesi ve ücretli-maaşlı geçinenlerin milli gelirden aldıkları payların yıldan yıla gerilemesinin önüne geçilmesi için siyasi iradenin ilk başta yapması gerekenlerden birisi vergide adaleti sağlamaya yönelik politikalar geliştirmesidir. Örneğin geçen yıl tahakkuk eden 435 milyar TL’lik para cezasının sadece 35 milyar TL’si(%8’i) ve 2022 bütçesi kapsamında tahakkuk ettirilen gelirin %71’i tahsil edildi ki bu miktar 1,1 trilyon TL’ye denk gelmekte. Kamu kurumlarının kendi arasında birbirlerine yapmış oldukları bağışlar kenara konulduğunda(Hazine, bir şekilde bu kamu kurumlarının deprem için bağışladıkları paraların yerine aynı miktarda parayı bulmak zorundadır) özel kesim bağışlar ile DASK’ın toplamı sadece 57 milyar TL yapıyor. 2 trilyon TL civarında olacağı tahmin edilen deprem maliyetinin yarısı bütçedeki 1 yıllık kamusal gelir tahakkukunun tahsil edilemeyen kısmından karşılanabilir düzeyde. Ancak Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na göre 2022’de toplanması öngörülen doğrudan vergiler dolaylı vergilerin neredeyse 2 katı kadar. Bu durum eğer gerekli düzenlemeler sağlanmaz ise hayat pahalılığından en çok etkileneceklerin yine sabit gelirliler ile ekonomik açıdan toplumun en kırılgan ve yoksul kesimlerinin olacağını kanıtlar niteliktedir.
Toplam tarım ve hayvancılık üretiminin %14,5’i bölgeden geliyordu. Bunun bir kısmının kaybı bile zaten çok sıkı olan gıda arzını daha da daraltacak. Bilimsel araştırmalara göre dünyanın özellikle kuzey yarım küresini etkisi altına alan büyük bir kuraklık ve iklim değişikliği söz konusu; BM Dünya Gıda Programı’na göre 1 sene boyunca kuraklık sürerse tahıl stoğunun dünyada güvenilir seviyenin altına ineceği öngörülmekte. Türkiye’de ise gıda güvenliğine doğanın etkisi büyük çünkü tarımının %68’i yağışlara bağımlı durumda. Ek olarak dünyanın en büyük gübre üreticileri ve ihracatçıları olan Ukrayna ve Rusya savaş şartları sebebiyle hem gıda hem gübre ve diğer tarım-hayvancılık girdilerinin üretimini sınırlı düzeyde yapılabiliyor. Ülkemizde seçim ekonomisinde artacak kamu ve tüketim harcamaları ile deprem bölgesinden toplamanın doğal olarak mümkün olmayacağı vergi kayıpları oluşacağı bellidir.
Ülkemizde ve dünyada meydana gelen bu gelişmelerle gıda enflasyonun 2023’te de yüksek seyredeceği ve beklenen şekilde düşmeyeceği öngörülmekte, tüm bu sebepler doğrudan ya da dolaylı olarak halkın yaşantısını ve geçim şartlarını olumsuz etkilemekte.
En büyük kaybımız hiç şüphesiz ve tartışmasız yitirdiğimiz on binlerce canımız ve hâlihazırda makroekonomik göstergeleri olağandışı bir seyir izleyen Türkiye ekonomisi de bu büyük afetler sonrası ağır darbe aldı. 6 Şubat sonrası, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre 630 binden fazla bağımsız bölümü olan 220 binden fazla bina yıkık ya da ağır hasarlı durumda. BM Kalkınma Programı’nın tahminlerine göre 11 ilimizde yaklaşık 210 milyon ton enkaz(1999 Marmara Depremi’nin 16 katı büyüklüğünde) oluştu. Eldeki verilere göre, dış ticaret fazlası veren bölgenin GSYH içindeki payı %9,3 seviyesindeydi. Bölgede, ülke nüfusunun %15,7’si yaşıyordu.
2023 depreminin ülkemize maliyetinin Avrupa İmar Kalkınma Bankası’na göre $65 milyar kadarı doğrudan servet kaybı olmak üzere $100 milyar, Cumhurbaşkanlığı’na göre $104 milyar depremin yol açtığı yıkımın maliyeti olacağı değerlendiriliyor. Bu devasa ekonomik kayıp her yurttaşın cebini etkileyecek. Ancak sosyo-ekonomik açıdan daha aşağı seviyede yaşamını sürdürmek durumunda olan haneler çok daha fazla muzdarip olma olasılığı çok yüksek.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na göre deprem bölgesindeki illerde yer alan 124 ilçe arasında en az gelişmiş 100 ilçe içinde 31, en çok gelişmiş 100 ilçe içinde ise sadece 2 tane mevcut. Ayrıca deprem bölgesindeki 11 ilde 2022 sonu itibariyle 900 binden fazla hane tek ebeveynli ve bölgede genç nüfus ülke ortalamasının üzerinde olmasının yanında kadınların işgücüne katılım oranının düşüklüğü de yoksulluk etkisinin yüksek olabileceğinin göstergelerindendir.
Türk Milleti’nin başı sağ olsun!
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2023 Mart ayı sonucuna göre;
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 9.591,13 TL’ye,
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 31.241,48 TL’ye,
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 12.469,98 TL’ye yükseldi.
TÜRK-İŞ’in verilerine göre “mutfak enflasyonu”ndaki değişim Mart 2023’te şu şekildedir:
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 1,76 oranında gerçekleşti.
İki aylık değişim oranı % 17,96 tespit edildi.
Son on iki ay itibariyle değişim oranı % 94,62 oldu.
On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı % 114,03 olarak hesaplandı.
TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan derlenen fiyatlara göre, gıda ürünlerinde Mart 2023 itibariyle gözlemlenen değişim harcama gruplarına göre şu şekilde oldu:
Süt, yoğurt, peynir grubunda;
Peynir ve yoğurt fiyatları gerilerken süt fiyatı artarak ilk kez litresi 25 TL’nin üzerine çıktı.
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta;
Yılbaşı öncesi bakanlar kurulu çiftçilere destek olmak amacıyla gübrede yüzde 13, yemde yüzde 5 indirim yapılacağını ve Nisan 2023 sonuna kadar fiyatların sabitleneceğini açıkladı. Fakat 1 Ocak 2023 tarihinden geçerli olmak üzere Gübre Takip Sistemine (GTS) %98 zam yapıldı. Sonuçta çiftçiye ve son tüketiciye yansıyan bu zam, hayvansal ürünlerin fiyatının artmaya devam etmesinin sebeplerinden birisi olmuştur. Ayrıca ülkemizdeki küçükbaş hayvan varlığının %20’si deprem bölgesindeydi ve bunların bir kısmı telef oldu. Depremlerde hayatını kaybeden hayvan üreticilerinin yanı sıra yem tedarikinde ve süt ile et satışında problem yaşadığından bu işi bırakmak isteyenler dolayısıyla bölgede hayvancılığın olumsuz etkilendiği ve toparlanmasının zaman alacağı öngörülmekte. Hayvansal protein kaynaklarında bu ay ciddi fiyat yükselişleri yaşandı. Bir ayda dana etinde %13, kuzu etinde %18, tavukta %4, yumurtada %16, balıkta %8 fiyat yükselişleri gerçekleşti. Dana eti ilk kez ortalama 250 TL’nin üzerine çıktı. Baklagillerden fasulye fiyatı %10 geriledi. Yeşil ve kırmızı mercimek fiyatları %4 yükseldi. Nohudun sınırlı düzeyde fiyatı arttı. Yağlı tohumlarda fiyat değişimi yaşanmadı.
Ekmek ve tahıllar grubunda;
300 gramlık ramazan pidesi Ankara’da 9 TL’den satılmaya başlandı. Bir ayda pirinç, makarna un, irmik fiyatlarında sınırlı düzeyde artış gözlemlendi. Bulgur hafif düzeyde geriledi.
Taze sebze-meyve grubunda;
Semt pazarlarında yeşil soğan, kıvırcık gibi salata yeşilliklerinin ve pırasa, lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları geriledi. Patates 12,5 TL’den satılmaya devam etti. Örtü altı sebzelerden kabak, sivribiber, domates, salatalık fiyatları düştü. Balkabağı zamlandı. Kış meyvelerinden portakal mandalina ve greyfurtun fiyatları da azaldı. Ayva ve nar fiyatları arttı. Ortalama sebze kg fiyatı 19,63 TL, ortalama meyve kg fiyatı 18,15 TL oldu. Hesaplamada 26’sı sebze ve 9’u meyve olmak üzere toplam 35 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı bu ay 18,29 TL olarak tespit edildi.(”Ortalama Meyve-Sebze Fiyatın”a ana yemekleri tamamlayan maydonoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri dâhil edilmektedir.)
Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta;
Son bir ayda ayçiçek yağı ve tereyağı sınırlı düzeyde zamlandı, margarin ve zeytinyağı hafif şekilde fiyat gerilemesi yaşadı.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden;
Bir ayda ıhlamur %13, yeşil zeytin %7, pekmez %9 zamlandı. Reçel, salça, siyah zeytin fiyatları sınırlı düzeyde yükseldi. Bal, baharatlar, çay ve şeker fiyatı sabit kaldı”