Ticaret Bakanı Ömer Bolat, vergi artışları konusunda; “Deprem bölgesinin ayağa kaldırılması için ek bütçe çıkarıldı vergiler artırıldı. Bunu yaparken de emekliler, işçiler ve memurlar için verilen vaatler de unutulmadı. Denklemi eşitlemek ve dengelemek durumundayız” dedi.
Yeni kabinenin Ticaret Bakanı Ömer Bolat, iş dünyası temaslarına aralıksız devam ediyor. Bakan Bolat, son olarak İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) temmuz ayı olağan meclis toplantısına katıldı.
Bakan yardımcıları ile toplantıya katılan Bakan Bolat, burada yaptığı açıklamalarda bakanlığın faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulunurken, güncel ekonomik konulara ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Kendisi de uzun yıllar iş dünyasında yer alan Bakan Bolat, bu zamana kadar masanın iş dünyası, eğitim ve sivil toplum tarafında yer aldığını, şu anda Ticaret Bakanı olarak masanın diğer tarafında bulunduğunu, bu nedenle bakanlığı iş dünyasına çok iyi tanıtmak istediklerini kaydetti. Bakanlığın çok güçlü bir teşkilat olduğunu, iyi eğitimli ve donanımlı bir kurmay kadrosu bulunduğunu aktaran Bakan Bolat, göreve geldikten hemen sonra hızlıca bakanlığı 2028 faaliyet ve hedeflediklerini hazırladıklarını aktardı.
Bakanlık 4 ana konusundan biri olan ihracatla ilgili konuşurken, hizmet ihracatının daha önceleri hiç konuşulmadığını hatırlatan Bakan Bolat, “Oysa biz dünyada hizmet ihracatında en rekabetçi ülkesiyiz. Turizm, taşımacılık, eğitim, sağlık ve bilişim hızlı gelişme kaydediyoruz ve ülkemize döviz kazandırıyoruz. Bunu neden döviz geliri saymayalım? Biz bakanlık olarak hizmetler ihracatını da ihracat faaliyetlerimiz içinde daha fazla gösterip vurgulayacağız. Çünkü sadece mal ihracatı ile para kazanmıyoruz. Sürdürülebilir ihracat artışı sağlamak önemli. Biz bunu yapıyoruz. 2002’de 36,1 milyar dolar olan mal ihracatımızı 2022 itibarıyla 7 katına çıkardık, 2028’de 400 miyar dolar hedef belirledik. 2 sene önce 59 milyar dolar hizmet ihracatımız varken geçen yıl bunu 90,5 milyar dolara çıkardık. Bu sene hedefimiz 120 milyar dolar. Küresel hizmet ihracatından aldığımız payı yüzde 1,5’a çıkarmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken amacımız Türkiye’nin ticaretle büyümesi. Çünkü milli gelirimizin yüzde 66,67’si ihracattan geliyor. Bu önemli bir pay” ifadelerini kullandı.
DIŞ TİCARETTE 2-3 YILA DENGE SAĞLANIR
Bakanlığın bir diğer hedefinin de ithalatı dengeleme olduğunu vurgulayan Bakan Bolat, “Ekonomi büyürken ithalat da büyüyecek, ama burada dış ticarette denge önemli. En önemli handikabımız enerji, sadece geçen yıl 98 milyar dolar enerji ithal ettik. 2-3 sene içinde enerjide bir denge sağlayacağız. Burada nükleer enerji be yenilenebilir enerji çok önemli olacak. Burada ilerleyeceğimiz başarılarla dış ticaretteki dengesizliği aşağı çekeceğiz” dedi.
Türkiye’nin 2018’e kadar tek haneli enflasyonla istikrarlı bir büyüme sürecinde olduğunu, ancak pandemi sonrası süreçte bunun bozulduğunu anlatan Bakan Bolat, “Dünya da pandemi ile beraber 30 yıl sonra yeniden büyük bir enflasyonla tanıştı. Avrupa ve ABD’nin enflasyonu 10 katına çıktı. Aslında bu da gerçek enflasyon değil. Oralar da enflasyondan tarumar oldu, alım güçleri eridi. Bizde de yüzde 15’lerde tutulmaya çalışılan enflasyon yüzde 85,5 i gördü. 8 ay gibi kısa sürede bu enflasyon yüzde 38,25 e düşürüldü. Buna rağmen Türkiye büyüme ve istihdam artışında darbe almadı. OECD ve G-20’nin hep en yüksek büyüme sağlayan ilk iki ülkesinden biri olmayı başardık bu süreçte” dedi.
Bakanlık olarak iş dünyasından gelen her talebi çözmeyi çalışırken toplumsal fayda maksimizasyonunu da düşünmek zorunda olduklarını anlatan Bakan Bolat, “41 yıl iş hayatında yer aldım. Sizin tarafınızda olduğumuzda sürekli isteklerimiz oluyordu. Ben de 33 STK’da yer aldım, sürekli talep dile getirdi. Ama masanın burasına geçince bir dengeleme görevimiz var” dedi. Bu noktada iş dünyasının son vergi paketine yönelik eleştirilerine istinaden Bakan Bolat, şu ifadeleri kullandı: “20 yıldır çok güzel kamu mali disiplini sağlandı, kamu borçlanmasının milli gelire oranı yüzde 35… Peki geçen hafta alınan kararları neden aldınız derseniz, 2023 bütçemiz 4,2 trilyon. Türkiye bütçesinin yarısı kadar rakamın depremden etkilenen 11 ile, özellikle de 4’üne harcanması gerekiyor. Hükümet bunu yapıyor. Kalıcı konutların yarısının planlaması yapıldı. 319 bin daire bir yıl bitmeden teslim edilecek. Bu nedenle ciddi bir bütçe açığı ortaya çıkacaktı, o nedenle 1,1 trilyonluk ek bütçe çıkarıldı, KDV oranları artırıldı, kurumlar vergisi yükseltildi. Ancak burada ihracat yapanlar için 5 puan indirim şeklinde bir pozitif ayrımcılık var. Bu da ihracat gelirlerini artırmak için yapıldı. Bunun adı ‘deprem için milli dayanışma paketidir’. Bunu yaparken de emekliler, işçiler ve memurlar için verilen vaatler de unutulmadı. Enflasyondan zarar gören sabit gelirli kesimin satın alma gücü korunmalıydı. Bu parametreler için de denklemi eşitlemek yani dengelemek durumundayız.”