Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, Filistin’deki masum sivilleri hedef alan saldırıları ve sivil can kayıplarını kınadıklarını belirtti. Fidan bölgede 300 Türk vatandaşının bulunduğunu söyledi.
Bakan Fidan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Filistin meselesinde yakın istişare içinde olduk. Bugün de görüşmelerimiz buna imkan tanıdı. Filistin sorunu Türkiye ve Mısır’ın ortak duruşa sahip olduğu bir konudur. 7 Ekim’den bu yana yaşananlar, uzun zamandır emsali görülmemiş gelişmelerdir. Masum sivilleri hedef alan saldırıları ve sivil can kayıplarını elbette reddediyoruz, kınıyoruz. Ancak temel mesele, Filistin’de adil ve kalıcı bir çözümün sürekli olarak ötelenmesi, bu arada İsrail’in yasa dışı yerleşimler, Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki provokasyonlar, keyfi tutuklamalar gibi uygulamalarla işgali derinleştirmesidir.
“Her ne taraftan olursa olsun sivil can kayıplarının önüne geçilmelidir”
Türkiye ve Mısır olarak 67 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü olan bir Filistin devletinin hayat bulmasını, yani iki devletli çözümün tek geçerli çözüm yolu olduğunu düşünüyoruz. Türkiye olarak geldiğimiz noktada dört hususun önem arz ettiğini düşünmekteyiz. Her şeyden evvel her ne taraftan olursa olsun sivil can kayıplarının önüne geçilmelidir. Bazı devletlerin İsrail’in Gazze’de ayrım gözetmeksizin yaptığı misillemeleri adeta haklı bir müdahale gibi göstermeye çalıştığını görmekteyiz. Böylesine çarpık ve gayrı insani bir yaklaşım, sadece ve sadece daha fazla şiddete, daha fazla masum can kaybına yol açar.
“Barış olmadan gerçek manada güvenlik tesis edilemez”
İsrail’i uluslararası hukuka ve insani değerlere bağlı kalmaya davet ettiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Filistinlilerin Gazze’de yerlerinden edilerek Mısır’a sürülme politikasını tasvip etmiyoruz, buna sonuna kadar karşı çıkıyoruz, bu konuda Mısır’ın yanındayız. İkincisi çatışmanın coğrafi olarak yayılmasının engellenmesidir. Türkiye olarak bu konuda benzer düşüncelere sahip olduğumuz ülkelerle yakın istişareler içindeyiz. Üçüncü olarak iki devletli çözüm temelinde barış temelinde barış sürecinin yeniden başlatılmasıdır. Ortadoğu’da barış sadece bölgesel alternatiflerle değil, Filistinlilerle tesis edilebilir. Zira barış olmadan gerçek manada güvenlik tesis edilemez. Dördüncü olarak bölgedeki Müslüman ülkeler olarak Filistinlilerin bekasını gözetecek, adil ve kalıcı bir barışın garantörü olacak bir mekanizmanın kurulmasıdır.
“Uçaklar gelmeye devam edecek”
Krizin ilk anından itibaren Mısır makamlarıyla koordine içerisinde insani yardımlarımızı nasıl işletiriz diye sürekli bir çalışma içinde olduk. Özellikle başta AFAD, Kızılay, TİKA olmak üzere sivil toplum örgütlerimiz de seferber oldular. Biliyorsunuz gerek kamu kurumlarımız gerek sivil toplum örgütlerimiz, küresel krizlerde sürekli rol oynamak konusunda sürekli bir tecrübe içerisindeler. Bugün de bu tecrübeyi yansıtmak konusunda herhangi bir tereddüt olmadı. Krizin ilk anından itibaren bölgeye yönelik yardımlarımızı nasıl yaparız diye arayış içerisinde olduk.
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ilk uçağı dün gönderdik. Daha sonra ikinci, üçüncü uçak geldi. Uçaklar gelmeye devam edecek. Burada huzurunuzda Mısır makamlarına teşekkür etmek istiyorum. Özellikle el Ariş’te bunun için kurdukları koordinasyon merkezi büyük hizmet görmekte. Başka ülkelerle de yardım konusunu görüşmekteyiz. Ülkeler ayrı ayrı yardım yapmak yerine beraber bir koordinasyon içerisinde daha sistemli bir şekilde bu konuyu nasıl götürebilirler onun arayışı içerisinde olduk. Alanda BM de var. Mısırlı yetkililerin koordinasyonunda bu konuyu en etkin bir şekilde yapmaya çalışıyoruz.
“Yardımları inşallah uygun bir şekilde içeriye ulaştırmayı başaracağız”
Takdir edersiniz ki yardımları gönderen ülkelerden Mısır’a getirmek bir konu, bunu daha sonra sınır kapısından içeri getirerek asıl ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak başka bir konu. Bu konuda da Mısır makamları İsrail ile koordinasyon içerisindeler. Sınır kapısının hangi şartta ve ne zaman ve nasıl açılacağına ilişkin çok ciddi müzakerelerin olması gerekiyor. Sınırın öbür tarafında savaş şartları var. Biliyorsunuz Refah Sınır Kapısı çatışmanın hemen akabinde İsrail tarafından bombalanmıştı, bir müddet kapalı kaldı. Biz biliyoruz ki birinci ve ikinci Gazze kuşatmalarında da Mısır gerçekten tarihi bir rol oynadı. Bizim de getirdiğimiz yardımları inşallah uygun bir şekilde içeriye ulaştırmayı başaracağız.
“İçeride yaklaşık 300 civarında Türk vatandaşımız bulunmakta”
Tahliyeler konusunda şimdilik şunu söyleyebilirim. Yine Mısır ve İsrail makamlarıyla yakın işbirliği içindeyiz. İçeride yaklaşık 300 civarında Türk vatandaşımız bulunmakta. Bunların 30’unun tahliyesini başardık. Sınır kapısı kapalı olduğu için çalışmalarımız halihazırda devam etmekte.
Bugünden itibaren Mısırla ve diğer ortaklarımızla hep beraber gerek şu an gerek silahlar sustuktan sonra ne yapılabilir, ne yapılmalı bu konular üzerinde görüş alışverişi yapmaya başladık.