Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü yaptığı açıklamada bir yandan faiz politikaları konusunda değişmediğini söyledi, diğer yandan Bakan Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın ekonomide atacakları adımlara destek verdiğinin altını çizdi.
Azerbaycan ziyareti dönüşünde hem gazetecilerin hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde ekonomi vardı. Erdoğan faiz politikaları konusunda değişmediğini söylerken, diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ekonomide atacakları adımlarda destek verdiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerle yaptığı sohbette, önümüzdeki dönemin ekonomik yol haritasının ipuçlarını verdi.
“FİNANS ARAYIŞLARIMIZ SÜRÜYOR”
Ekonomik gündemin en önemli satır başlarından birini finans sektörü oluşturdu.
Finans sektörünü güçlendirme çabalarını aktaran ve kaynak arayışlarının devam ettiğini ifade eden Erdoğan, “Bununla ilgili olarak da finansı ne kadar güçlü hale getirebilirsek bizim kendi bankacılık sektörümüzde ne olacak? Bizim bankalar noktasında sıkıntımız yok. Bankacılık sektörümüz güçlüdür. Fakat bütün mesele, finans yönetimini güçlü hale getirmek suretiyle bir defa enflasyondaki düşüşü daha aşağıya indirelim” dedi.
“FAİZ POLİTİKALARI KONUSUNDA DEĞİŞMEDİM”
Konu ekonomi ve yeni dönem politikaları olunca uçaktaki sohbet dönüp dolaşıp “faiz politikalarına” geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin faiz politikaları konusunda değişmediğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Ben aynıyım ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında kendisine atacağı adımları süratle rahatlıkla Merkez Bankası ile beraber atmasını kabullendik. ‘Hayırlı olsun’ dedik. Bu şekilde enflasyonu tek haneye düşürme kararlılığımızı bildirdik. Başbakanlığım döneminde tek haneye düşürdüğümüzde, faiz 4,6’ydı. 6,2 de enflasyondu. O zaman yine bu işleri beraber yaptık. Şimdi de sayın Bakanımıza da söyledik. Aynı şekilde bunu birlikte yapmalıyız. Ve biz düşük faiz düşük enflasyon teorisi ile çalıştık o zaman. Şimdi de aynı anlayışla çalışıyorum. Aynı düşüncedeyim. Bu şekilde bunu başarabiliriz diye inanıyorum.”
“KENDİSİNİ TANIMAZDIM”
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı tanımadığını belirten Erdoğan, “Ben kendisini tanımazdım. Mehmet Bey kendisini tanıyor. Bu kardeşimizin de başarılarını ilettiler. Oradaki bankacılık finans çalışmalarını söylediler. Merkez Bankası’nda bayan yöneticimiz olsun diye düşündük” ifadelerini kullandı.
“GÜZEL NETİCELER ALACAĞIZ”
“Hafize Gaye Erkan’ın tersine beyin göçü hikayesi midir?” şeklinde soruyu “Yes” diyerek yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu adımı attık. Kendisine de gerekli beklentilerimizi söyledik. İnşallah bu adımlarla birlikte de gerek Hazine ve Maliye Bakanımız gerek Merkez Bankası Başkanımız bizi mahcup etmeyecekler. Hayırlısı ile güzel neticeler alacağımızı düşünüyorum” dedi.
GÜÇLÜ BAĞLARIN ALTINI YENİDEN ÇİZDİK
KKTC ve Azerbaycan ziyaretleriyle görüşmeler hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerin verimli geçtiğini belirterek ülkeler arasında güçlü bağların altının yeniden çizildiğini söyledi.
“BATI’YA NE KADAR YAKINSAK DOĞU’YA DA EN AZ O KADAR YAKINIZ”
Erdoğan, “Türkiye’nin yeni dönemdeki ekseni batı odaklı mı olacak, yoksa diğer coğrafyalarda da etkisini sürdürerek denge politikasıyla zirveye taşıyacağı bir döneme kapı mı aralayacak? “sorusuna şu şekilde yanıt verdi;
Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu yılda özellikle “doğu mu batı mı” gibi bir ayrıştırmaya gitmek, bir defa bizim ilkelerimizin arasında yer almıyor. Biz Batı’ya ne kadar yakınsak Doğu’ya da en az o kadar yakınız. Bizim derdimiz özellikle bu yüzyılda dünyadaki tüm ülkelerle aynı anlayışla bir arada olmak… Hepsiyle tüm görüşmelerimizi en ideal şekilde sürdürmenin gayreti içerisinde olacağız. Tüm dünyayla şu ana kadar sürdürdüğümüz ilişkilerimizi bundan sonraki süreçte de rahat ve ilkeli şekilde yürütmeye devam edeceğiz.”
İSVEÇ’İN ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMASI GEREKİYOR
İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili soruya da Erdoğan, “Bu NATO Zirvesi Vilnius’ta yapılacak. İnşallah fevkalade bir durum olmadığı takdirde ben de katılacağım. İsveç’in bu beklentileri, bizim bu beklentilere uyacağımız anlamına gelmez. Bizim bu beklentilere uymamız için, her şeyden önce İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Geçenlerde biliyorsunuz NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg İstanbul’da Dolmabahçe’de misafirimdi. Orada kendisiyle de görüştüm. Kendisine söylediğimiz şey şu oldu; eğer bizim İsveç’in beklentilerine illa cevap vermemizi bekliyorsanız, her şeyden önce İsveç bu terör örgütünün yaptıklarını bir defa yok etmesi lazım. Bunları bize Stoltenberg ifade ederken, tam o esnada maalesef yine İsveç’te teröristler caddelerde gösteri yapıyorlardı. Daha sonra bizim İbrahim Bey o görüntüleri de muhatabına gönderdi. “Stoltenberg’le şu anda Cumhurbaşkanımız görüşme yapıyor fakat teröristler yine İsveç’te gösteriler yapıyor.” dedi. Bunun neresinden tutacağız, neresinden ele alacağız ki Vilnius’ta “Tamam, hakikaten siz bu işi yoluna koydunuz ve bu teröristlere caddelerde gösteri yapma imkânı vermediniz. Dolayısıyla biz de iyi niyetle buna yaklaşalım.” diyelim. Şimdi biz bu tablo içerisinde bu işe olumlu yaklaşamayız. Kaldı ki bu anayasa işi değil, yasa işi de değil. Bu ne işi? Kolluk kuvvetleri ne işe yarar? Kolluk kuvvetlerinin yapması gereken iş, işte bunların önünü kesmektir. Biz Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Dereler’de bu teröristlerin inine anayasayla mı girdik? Yasayla mı girdik? Yok. Zaten yasalarda da anayasalarda da kolluk kuvvetlerine verilmiş olan haklar var. Kullan bu hakları. Sen bu hakları kullanmayacaksın, bize “Gel İsveç’i NATO’ya al” diyeceksin. O zaman NATO’nun terörle mücadele ayağı nerede? NATO bunu bir defa halletmesi lazım. Bunu halletmedikten sonra Vilnius’ta filan biz kalkıp da el bebek gül bebek diyemeyiz. Yarın (çarşamba) Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç İsveç, Finlandiya, NATO heyetiyle Daimi Ortak Mekanizmanın dördüncü toplantısını yapacak. Onlara da şimdiden bu mesajı verecek; “Yani Cumhurbaşkanımızın kanaati budur, kesinlikle Vilnius’ta çok daha farklı bir şey beklemeyin.”
“DÜŞMANLARIMIZI ÇOĞALTMAK İÇİN DEĞİL, AZALTMAK İÇİN VARIZ”
Erdoğan yeni dönemde Yunanistan’la ilişkiler konusunda da şunları söyledi;
Bizim seçimden sonra Miçotakis aradı, tebrik etti. Dolayısıyla şu anda Vilnius’ta böyle bir şey olması halinde biz görüşmekten çekinmeyiz. İki komşu ülkeyiz. Yeter ki zaman zaman ileri geri verilen mesajlar olmadıktan sonra, biz düşmanlıkları çoğaltmanın değil azaltmanın peşindeyiz. Dolayısıyla onunla da orada bunları konuşuruz. Tabii burada bir şey var. Söyleyeceğimiz şeyler belli. Nedir o? “Sayın Başbakan, bu silahlanmayı bırakın artık. Yani bu silahlanmayla nereye varacaksınız? Durmadan Amerika size bol bol silah veriyor. Bedava verdiği için mi alıyorsunuz, yoksa para pul istemiyor da böyle mi alıyorsunuz?” Herhalde bunları bir konuşuruz. Şunu da bilin ki biz düşmanlarımızı çoğaltmak için değil, azaltmak için varız. Türkiye budur, Erdoğan budur.
“Türk dünyası fikri ne kadar eski fikir olsa da sizinle birlikte fiili olarak sonuç vermeye başladı”. diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzde Kazakistan Türkistanında bir zirve olacak. Bu liderler zirvesine fevkalade bir durum olmazsa ben de katılmayı arzu ediyorum. Bugün İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. Onların da bir programı var. Eğer o programın tarihiyle değiştirirsem orada da beraber oluruz dedi. Yani Türk cumhuriyetleri orada bir araya gelirsek bu veya buna benzer konuları görüşmek isabetli olur. Bunları ele almakta faydalar muhakkak var. Çünkü Demokrasi ve Özgürlükler Adasında Türk Devletleri Teşkilatı adımını attık. Bunu bizim geliştirmemiz lazım. Bu adımı atıp oraya bir virgül koyarsak olmaz. Ne yapıp yapıp buna noktayı koymak lazım ve ondan sonra da bunu işlemek lazım. Şu an itibarıyla da Türk Devletleri Teşkilatında gelişmelerin olması bizi çok daha süratle güçlü hale getirecektir. Türk Devletleri Teşkilatının da bu güce ihtiyacı var” şeklinde konuştu.
“GEMİ ŞU ANDA BORDASINDAN ÇOK KÖTÜ ÇARPTI”
Erdoğan, CHP’de seçim sonrasında yaşanan gelişmelere ve tartışmalara yönelik sorulara ise,
“O partinin ne kaptanıyım ne güverte lostromosuyum. Ben AK Parti’nin kaptanıyım, bana AK Parti’yi sorun. Onu da Kılıçdaroğlu’nu yakaladığınızda ona sorun. Yani onlarda kaptan ne yaptıysa yaptı zaten, gemi şu anda bordasından çok kötü çarptı. Her şey ortada. Kiminle yarışıyor, kiminle ne yapıyor, bizi hiç ilgilendirmez. Biz şu anda seçimi elhamdülillah başarılı bir şekilde tamamladık, bitirdik. Onlarda ise altılı masa, dokuzlu masa, on birli masa; ortada masa kalmadı zaten, dağıldı iyice… Şimdi bunu bana sorarsan bu olmaz. Milletim en güzel kararı verdi. Hayırlısı olsun.” diye yanıt verdi.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNU DA ELE ALDI
Anayasa süreciyle ilgili de Erdoğan, “Masa etrafındakilere bakıp konuşacak olursak, vermezler diye düşünüyorum. Ama bizim grubumuzun görevi nedir? Vereceklermiş gibi gidip kendileriyle görüşmektir. Arkadaşlarımıza ben görevi veririm, arkadaşlarımız grup başkanlarıyla veya başkan vekilleriyle görüşmelerini yaparlar. “Böyle bir anayasa değişikliği için ne dersiniz?” diye sorarlar. Eğer böyle bir anayasa değişikliğine “evet” derlerse biz de muhalefetle niçin anayasa değişikliğine gitmeyelim. Ki bunların içerisinde de en önemli maddemiz ailedir. Aile konusuna biz hassasiyetle eğiliyoruz. İki, Aile ve Gençlik Bankası çok çok önemli. Bu konuyu yine aynı şekilde kendilerine taşırız. Eğer buna olumlu yaklaşırlarsa bununla da ilgili adım atarız. Yani bunların bazıları anayasa değişikliği gerektirir, bazıları ise yasal düzenleme gerektirir. Ve şu anda anayasa değişikliği gerektiren konularda muhalefet bu işe “evet” der mi sorusunun cevabına gelince, maalesef orada çok çok iyimser değiliz.” diye konuştu.