Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Yükseköğretim Kurulu 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu.
Erdoğan, “Üniversiteler yetiştirdiği nesillerle bir memleketin hem tarihini ve hem talihini değiştirir. Beşeri, ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifi olan üniversiteler ülkeler açısından uluslararası düzeyde rekabetin itici gücünü oluşturur. Üniversiteleri sadece bilim ya da meslek öğrenme yeri olarak görmek sığ bir bakış açısıdır. Üniversitenin esas işlevi kültür aktarımına ve gelişimine öncülük etmek, döneminin fikirler sistemini inşa etmek, her alanda toplumun seviyesini yükseltmektir. Dolayısıyla üniversite toplumun ve hayatın dışında değil; bilakis tam merkezinde yer alan bir müessesedir. Üniversiteler ne kadar dinamik, ne kadar üretken, özgür, gelişmiş olursa toplum da bundan o derece olumlu etkilenir. Tersi bir durumda ise toplumun önce durağanlaşması ardından eğitim, kültür, sanat, bilim ve sanayide gerilemesi kaçınılmazdır. Gerek kendi geçmişimize gerekse dünya tarihine baktığımızda bunun sayısız örneği ile karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BİLGİYE SAHİP OLAN İNSANLIĞA YÖN VERİR’
Erdoğan, geçtiğimiz bin 400 yıla damgasını vuran Emevi, Abbasi, Endülüs Babür, Selçuklu ve Osmanlı gibi geride iz bırakan devletlerin ayırıcı vasfının ilimde yakaladıkları seviye olduğunu ifade ederek, “Bilim alanında ileride olduğumuz asırların, insanlık tarihine damga vurduğumuz dönemlerle aynı olması elbette tesadüf değildir. Bu dönemler İslam şehirlerinin giriş kapısına ‘Bilgi ve erdem, kılıç ve silahtan üstündür’ yazıldığı örnek dönemlerdir. Ne zaman ki önceliklerimiz değişmiş, ilmiye sınıfı topluma rehberlik etme vasfını yitirmiştir, işte o vakit gerileme ve çöküş de başlamıştır. İlmin merkezinin doğudan batıya kaymasıyla birlikte askeriyede, ticarette, üretimde, diplomaside, kültür ve sanatta da merkez yer değiştirmiştir. İslam dünyası yerinde sayarken veya kan kaybederken üniversitelerin öncülüğünde Amerika ve Avrupa yükselen güç haline gelmiştir. Tarihin bize öğrettiği hakikat şudur; bilgiye sahip olan insanlığa yön verir. Buna karşılık ilim ve akademide geriye düşen diğer alanlarda da geriye düşmekten kurtulamaz. Sürekli gelişmenin, ilerlemenin, gücünü muhafaza etmenin yolu bilimde, kültürde ve sanatta mümbit bir iklime sahip olmaktan geçer. Bizim üniversitelerimizin üzerine titrememizin arkasında işte bu anlayış vardır” diye konuştu.
‘BAŞLATILAN CADI AVINI DAHA DÜN GİBİ HATIRLIYORUZ’
Erdoğan, üniversitelerin varlığının önemini vurgulayarak şunları söyledi:
“Üniversiteler araştırmaları ve ilmi keşifleri öne çıkarak insanlığın ortak bilgi hazinesine katkı yapabiliyor, yetiştirdikleri bilim adamlarıyla isimlerinden söz ettiriyorsa hem millet hem de devlet güvende demektir. Ama bunların herhangi birinde sıkıntı varsa bunun olumsuz sonuçlarını da toplumun tüm fertleri hissedecektir. Biz gerek bir asırlık Cumhuriyet tarihimiz gerekse bu topraklarda bin yıllık serencamımız boyunca her iki duruma da şahitlik ettik. Nitekim 27 Mayıs darbesi öncesinde üniversitelerin görevlerini yapmak yerine vesayet planlarının bir parçası olarak kullanıldığını gördük. Aynı şekilde 12 Mart ve 12 Eylül’den önce de üniversitelerimiz karışmış, bilimin değil ideolojik çatışmaların merkezi haline gelmiştir. Daha yakın tarihte 28 Şubat döneminde ise üzülerek ifade etmek isterim ki hafızamıza yüksek öğretim adına utanç verici sahneler kazınmıştır. Okulu ile inanç değerleri arasında tercihe zorlanan, başörtüsünden dolayı ikna odalarına alınan kızlarımızın yaşadığı zulmü asla unutamayız. Özgürlüğün ve özgür düşüncenin simgesi olan üniversitelerde üstelik de bizzat hocalar kullanılarak başlatılan cadı avını daha dün gibi hatırlıyoruz” dedi.
‘BİLİMİN 81 VİLAYETİN TAMAMINA YAYILMASINI KOLAYLAŞTIRDIK’
Erdoğan, 28 Şubat döneminde kendilerinin de zorluklar yaşadıklarını hatırlatarak, konuşmasını “’Benzer durumları maalesef biz de yaşadık. Hükümetlerimizin ilk yıllarında kimi üniversiteler milli iradeyi hazmetmekte zorlanmış, vesayet dönemlerinden kalan alışkanlıklarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Darbe çığırtkanlıklarının yapıldığı Cumhuriyet mitinglerinden, kılık kıyafet konusunda ısrarla sürdürülen yasakçı tavra kadar çeşitli alanlarda biz de buna şahitlik ettik. Ancak hayata geçirdiğimiz reformlarla statüko bekçiliği olarak gördüğümüz bu direnci kırmayı başardık. Demokrasiyi güçlendiren, özgürlükleri artıran, temel insan hak ve hürriyetlerinin kullanımını bir ayrıcalık olmaktan çıkartan hamlelerimizden üniversitelerimizin de istifade etmesini sağladık. Böylece bu kurumlarımızın asıl varlık gayelerinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Üniversite sayısını 76’dan 208’e çıkartarak isteyen her gencimizin evine en yakın yerde yüksek öğrenime katılmasının yolunu açtık. Üniversitelerimiz vasıtasıyla bilginin, kültürün ve bilimin 81 vilayetimizin tamamına yayılmasını kolaylaştırdık” ifadelerini kullandı.
‘DEVASA PROJELERİMİZNİ DURDURULMASINI İSTEDİLER’
Erdoğan, kontenjanları artırarak üniversite kapılarındaki yığılmanın önünü açtıklarını ifade ederek, “Yükseköğretime erişimin kolaylaşması ülkemizdeki kimi elitleri rahatsız etse de bu gayretlerimiz milletimiz tarafından takdirle karşılandı. Aslına bakarsanız bu kesimler sadece üniversite sayılarının artmasından değil, yollardan tünellere, hastanelerden havalimanlarına, barajlardan köprülere kadar ülkeye çağ atlatacak her yatırımdan rahatsızlık duydular. Gezi olaylarında yeri değiştirilen 3-5 ağacı bahane ederek sokaklarımızı ateşe vermekle kalmadılar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden İstanbul Havalimanına devasa projelerimizin de durdurulmasını istediler. Başörtüsü düzenlemesi dahil hak ve özgürlükler yolunda attığımız her adımı çeşitli yöntemlerle engellemeye çalıştılar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken başlattığımız üniversite öğrencilerine burs uygulamasını Anayasa Mahkemesi’ne götürerek iptal ettirenler, daha sonra dönüp bundan şikayetçi bile oldular. Kendi çocuklarına hak gördükleri yükseköğretim imkanından fakir fukaranın evladının da faydalanmasını bir türlü razı olamayanların tutarsızlıkları hiç bitmedi. Ama biz bunların hiçbirine takılıp kalmadık, sadece ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı neyse bunu yapmanın bunu hayata geçirmenin mücadelesini verdik” diye konuştu.
‘ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİMİZİN YARISI KIZ’
Erdoğan, verdikleri sözlerin önemli bir kısmını da yerine getirdiklerini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yüksek öğretimi herkes için erişilebilir kılarken diğer taraftan da buna uygun kurumsal altyapıyı oluşturduk. Bu sayede 2002 yılında yüzde 14 olan yüksek öğretimde net okullaşma oranı 3 kattan fazla artışla 2023 senesinde yüzde 45’e yükseldi. Bu oran OECD ülkelerinin ortalamasından çok daha ileridedir. Türkiye’de yüksek öğretimde kız-erkek eşitliği oranı 0,98 ile tam eşitlik durumuna çok yakındır. Yani üniversite öğrencilerimizin yarısını kız öğrencilerimiz teşkil ediyor. Bu konuyu istismar malzemesi yapanların üniversitelerde etkin oldukları dönemlerdeki çarpık tabloyu en iyi sizler biliyorsunuz. 7 milyonun üzerindeki öğrenci sayımızla Avrupa yükseköğretim alanında kayıtlı öğrenci sayısı bakımından ilk sıralarda yer alıyoruz. Tam 198 ülkeden gelen 340 bine yakın öğrenci ile dünyada en fazla uluslararası öğrencinin bulunduğu ilk 10 devlet arasındayız. Yükseköğretim alanındaki genişlemeye paralel olarak akademisyen sayımızın artırdık. Bundan 22 sene önce 70 bin olan toplam öğretim elemanı sayısı 3 kat artışla bugün 184 binin üzerine çıktı. Öğretim üyesi sayısında da benzer bir durum söz konusudur. Profesör sayımızı 9 bin 396’dan 32 bin 488’e, doçent sayımızı 5 bin 367’den 20 bin 768’ei doktor öğretim üyesi sayımız ise 11 bin 190’dan 71 bin 700’e ulaştırdık. Öğrenci sayımız çoğalırken, doktoralı akademisyen istihdamımız da sürekli artış göstermiştir. Toplam öğretim elemanlarının yüzde 46’sının kadın olması bizim için ayrı bir mutluluk kaynağıdır.”
‘KAZANIMLARIMIZDAN GERİYE GİDİŞE İZİN VERİLMEYECEKTİR’
Erdoğan, bu sene ilk defa daha önce yükseköğretim imkanı bulamamış 34 yaş üstü kadınlar için devlete ait yükseköğretim kurumlarında 21 bin kişilik kontenjan ayırdıklarını belirterek, “Ayrıca şehit ve gazi yakınlarımız için vakıf yüksek öğretim kurumlarında 3 bin 774 kişilik kontenjan oluşturduk. Bu kazanımlardan geriye gidişe kesinlikle izin vermeyeceğiz. Üniversitelerimizin bir daha asla yasakla, baskıyla, kavgayla veya ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. İlim yuvası üniversitelerimizi kendi ideolojik saplantılarının bataklığı haline dönüştürmeye çalışan az sayıdaki hazımsız marjinalin de en kısa sürede bu gerçeklerle yüzleşeceklerine inanıyorum. Türkiye Yüzyılı herkes gibi bu kesimlerin de ufuklarını açacaktır. Özellikle bilim diplomasisi Türkiye’nin uluslararası tanınırlığını artırmak, kültürler arası etkileşim ve iletişimi geliştirmek adına oldukça kritik öneme sahiptir. Yükseköğretim kurulumuz tarafından bilim diplomasisi alanında bugüne kadar atılmış olan adımlardan memnuniyet duyuyoruz. Bu sürecin yeni girişimler ve projelerle desteklenmesini önemli buluyoruz. Üniversitelerimizin yurtdışındaki muhataplarıyla somut işbirliği projeleri üzerinde çalışmalarını teşvik ediyoruz” dedi.
‘DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİMİZ GEREKEN DESTEĞİ SUNMAYA HAZIRDIR’
Erdoğan, üniversitelerin, İslam dünyasındaki yükseköğretim kurumları ile akademik hareketlilik sağlayacak iş birliği süreçlerini desteklediklerini bildirerek şöyle konuştu:
“Türk Üniversiteler Birliği’nin çalışmalarının artması ve birliğe üye üniversitelerin sayısının çoğalmasına önem veriyoruz. Yükseköğretim kurumlarımızın yurtdışında akademik birim ve ortak üniversite kurmalarının bilim diplomasisine katkıları ortadadır. Hükümetimizin bu yönde atacağınız adımlara desteği tamdır. Üniversitelerimizin uluslararası üniversite sıralamalarında üst sıralara yükselmelerini memnuniyetle izliyoruz. En son açıklanan sıralamada köklü üniversitelerimizin yanı sıra Anadolu üniversitelerimiz de yer almıştır. İnşallah bu başarılar önümüzdeki dönemde de artarak devam edecektir. Üniversitelerin kendi içinde farklılaşarak misyon sahibi olmalarını destekliyoruz. 2 yıl önce belirlenen 23 araştırma üniversitemizin faaliyetlerini yakından takip ediyoruz. Giderek büyüyen ve 2030 yılında 1,5 trilyon dolarlık pazara erişeceği tahmin edilen yapay zekâ teknolojileri eğitim sektörünü de derinden etkiliyor. Yükseköğretim kurumlarından dijital ve yapay zekâ okuryazarlığının geliştirilmesinde fayda görüyoruz. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz de üniversitelerimize gereken desteği sunmaya hazırdır.”
‘HER TÜRLÜ GAYRETİ GÖSTERİYORUZ’
Erdoğan, depremzede öğrencilerin eğitimlerinin kesintiye uğramaması için gereken her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile depremzede öğrencilerimizi katkı payı ödemesinden muaf tuttuk. Ödeme yapmış olanlara ücretlerini iade ettik. Deprem bölgesinde ikamet eden adaylara bu bölgedeki üniversitelere yerleşirken genel kontenjanda herhangi bir eksiltmeye gitmeden yüzde 25’lik ek kontenjan tanımladık. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya illerimizdeki öğrencilerin farklı illerdeki devlet üniversitelerinde 1 yıl süreyle özel öğrenci olarak öğrenim hayatlarını sürdürmelerine imkan sağladık. Yine bu illerdeki öğrencilerimize diledikleri takdirde 1 yıl kayıt dondurma hakkı verdik. Depremden etkilenen kampüslerimizin yeniden inşası ve öğrencilerimizin hizmetine sunulması için imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Depremde zarar gören üniversite kampüslerimizin eskisinden daha güzel hale getirmek için canla başla çalışıyor