Türkiye’nin kredi notuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, son dönemde geleneksel ekonomi politikalarına dönüşün daha güçlü bir kredi açısından olumlu değerlendirildiğinin sinyalini verdi.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs ayındaki seçim zaferinden bu yana Türkiye’nin geleneksel ekonomi politikalarını yeniden benimsemesinin, bu şekilde kaldığı sürece daha güçlü bir kredi notu açısından yakında meyvelerini vermeye başlayabileceğinin sinyalini verdi.
Hükümetin sermaye piyasalarından borçlanmak için ne kadar ödeyeceğini belirleyen Ankara’nın kredi puanı, tekrarlanan alışılmışın dışında politikaların yol açtığı krizler nedeniyle yıllardır düşüş yaşıyor.
Seçimden bu yana politika yönündeki keskin değişiklik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ülkenin uzun vadeli enflasyon sorununu çözmek amacıyla faiz oranlarını önemli ölçüde artıran yeni bir maliye bakanı ve merkez bankası başkanı getirmesine neden olmuştu.
Moody’s Analisti Dietmar Hornung, Reuters’e konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bu gidişat değişikliği açıkça kredi açısından olumlu. Ancak hala önemli belirsizlikler var” ifadelerini kullandı.
Moody’s, Türkiye’nin notunu “durağan” görünümle birlikte yatırım yapılamaz olan B3 olarak derecelendirdi. Kurumun resmi değerlendirmesini ay sonundan önce yapması beklenmiyor.
Öte yandan ülkeyi bir kademe daha düşük olarak derecelendiren ve görünümü negatif olarak belirleyen Fitch, Cuma günü notunu gözden geçirecek.
S&P ise değerlendirmesini ay sonunda gerçekleştirecek.
Hornung yaptığı açıklamada, “Seçimlerden bu yana gördüğümüz hamleler cesaret verici, ancak önümüzdeki duran zorluklar oldukça karmaşık” değerlendirmesinde bulunurken bu yıl yüzde 65’e yükselmesi beklenen enflasyonu soğutmanın ve diğer “birikmiş dengesizlikleri” ortadan kaldırmanın zor bir iş olduğunu belirtti.
“Nota ilişkin istikrarlı bir görünüm var ve ciddi bir aşağı yönlü risk görmüyoruz ancak değişikliklerin olumlu etkilerini görmek zaman alacak” diyen Hornung, olumlu bir görünüme geçiş ya da tam bir not artışının olası zamanlaması için ise,” Bu bir kısa mesafe koşusu değil, bir maraton. Daha Ortodoks bir politika geçmişine ve birikmiş dengesizliklerin azaltılmasına ihtiyacımız var” dedi.