Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde ‘Para politikası çerçevesinin %5 enflasyon hedefini gerçekleştirme kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunulmuştur’ tespitinde bulunuldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, “Para politikası çerçevesinin enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında yüzde 5 enflasyon hedefini gerçekleştirme kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunmuştur” ifadesine yer verildi.
TCMB’nin 20 Temmuz 2023 tarihli PPK toplantı özetinde şöyle denildi:
“Kredi büyümesi iç talebi artırarak enflasyon üzerinde risk oluşturmaktadır. 14 Temmuz 2023 itibarıyla, 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 81,1, taşıt kredilerinde yüzde 68,7, ihtiyaç kredilerinde yüzde 30,6 konut kredilerinde yüzde 22,1 olmak üzere toplamda yüzde 44,6 oranında artmıştır. Diğer taraftan, son PPK döneminden bu yana ihtiyaç kredi büyümesi yavaşlama eğilimini sürdürmüştür. İhtiyaç kredilerinde 16 Haziran’dan bu yana artış oranı yüzde 2,9 olmuştur. Bu gelişmede kredi büyümesine dayalı menkul kıymet tesisi uygulamasının kapsamının genişletilmesi etkili olmuştur. Diğer taraftan, kredi kartlarında büyüme güçlü seyretmeye devam etmektedir. Yıllık artış oranı yüzde 175,4’ten yüzde 186,6’ya çıkmıştır. TL ticari kredilerde yıllık büyüme oranları yüzde 73,8’den yüzde 69,1’e gerilerken, nispeten yatay bir seyir izlemiştir.
Önceki PPK döneminde düzenleme öncesi döneme göre 749 baz puan artarak yüzde 41,7 seviyesine yükselen ortalama ihtiyaç kredisi (KMH hariç) faizleri son PPK döneminde 644 baz puan artarak yüzde 48,1 seviyesine yükselmiştir. Aynı dönemde konut kredisi faizleri ile taşıt kredisi faizleri yüzde 21,8 ve yüzde 34 seviyelerinden sırasıyla yüzde 32,6 ve yüzde 41,3 seviyelerine yükselmiştir. Türk lirası ticari kredi faizleri ise politika faizindeki artış ile 1.054 baz puan artarak yüzde 25,2 olarak gerçekleşmiştir.
KKM hesaplarındaki artış sürdü
23 Haziran haftasında yüzde 32,9 seviyesine yükselen TL mevduat faizleri politika faizindeki 650 baz puanlık artışa karşın gerileyerek 14 Temmuz haftasında yüzde 27,8 olarak gerçekleşmiştir. Politika faizi ve TL mevduat faizleri arasındaki fark belirgin şekilde azalmıştır. Bu gelişmede en önemli rolü mikro- ve makro ihtiyati çerçevede sadeleşme sürecinin ilk adımı olan menkul kıymet tesisi uygulamasına ilişkin düzenleme oynamıştır.
Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.
Son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımlar önümüzdeki dönemde dış finansmanı destekleyecektir.
Yurt içi belirsizliklerin etkisiyle 22 Mayıs 2023 tarihinde 703 baz puan seviyesiyle bu yılın zirve noktasına ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, önceki PPK döneminde 493 baz puan, 19 Temmuz 2023’te ise 457 baz puan seviyesine gerilemiştir. Benzer şekilde, Türk lirasının 1 ay ve 12 ay vadeli kur oynaklıkları önceki PPK dönemlerindeki 25,2 ve 33,8 puan seviyelerinden sırasıyla 23,6 ve 30,3 puana gerilemiştir. Risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere haziran ayından itibaren 0,09 milyar ABD doları DİBS piyasasına ve 1,33 milyar doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 1,42 milyar ABD dolar net portföy girişi eşlik etmiştir.
TCMB uluslararası rezervleri haziran ayından itibaren güçlü bir artış eğilimine girmiştir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar dolar seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar dolar seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri 14 Temmuz itibarıyla 113,1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.
PARA POLİTİKASI
Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, para politikası çerçevesinin enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında yüzde 5 enflasyon hedefini gerçekleştirme kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunmuştur. Fiyat istikrarındaki bozulmanın makroekonomik istikrar ve özellikle finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği risklere dikkat çekilmiştir. Bu doğrultuda Kurul, adımları gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilen parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Parasal sıkılaştırma sürecinin enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar devam etmesi öngörülmüştür.
Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için başlatılan parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Bu çerçevede, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 15’ten yüzde 17,5 düzeyine yükseltilmiştir.
Enflasyon görünümü parasal sıkılaştırma istikametindeki adımların sürekliliğini gerekli kılmaktadır. Kurul, parasal sıkılaştırma sürecinin makroekonomik ve finansal koşullar üzerindeki etkilerine dair analizleri incelemiştir. Faiz artırım senaryolarının enflasyon, kredi büyümesi, kredi ve piyasa faizleri, ekonomik aktivite, beklentiler gibi temel makroekonomik değişkenler üzerindeki etkileri bütünsel bir perspektifle değerlendirilmiştir.
Buna ek olarak Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçevenin makro finansal istikrarı destekleme ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artırması konularında geliştirilmesi gerektiği tespitlerini tekrarlamıştır. Bu doğrultuda, söz konusu çerçevede sadeleşme politikasının devamına karar verilmiştir. Mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeve, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirilecektir. Sadeleşme süreci kademeli olmaya devam edecektir. Sadeleşme sürecinde atılan adımların hızı ve sıralaması etki analizleri ile belirlenmektedir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.
Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizleri parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likidite ve tüketim talebindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir.
Bireysel krediler, kredi kartları ve taşıt kredileri kategorilerinde 2023 başından beri aylık ortalama yüzde 9,8 ve yüzde 9,1 oranında artmaktadır. Bireysel kredilerdeki bu ivmelenmeyle birlikte iç talebin hem doğrudan hem de cari denge üzerinden fiyat istikrarını bozduğu değerlendirilmiştir. Seçici kredi sıkılaştırması kararları sonucunda yurt içi talepte dengelenme sürecinin destekleneceği öngörülmektedir.
Döviz kuru gelişmelerinin etkisiyle kur korumalı mevduat hesaplarının kur farkı ödemeleri nedeniyle finansal sisteme girişi gerçekleşen Türk lirası likidite yakından izlenmektedir. Mevcut piyasa koşulları ve önümüzdeki döneme ilişkin likidite projeksiyonları dikkate alınarak yapılan etki analizleri çerçevesinde gerekli adımlar atılmaktadır. Piyasada oluşan likidite fazlasının miktarsal sıkılaştırma kararı çerçevesinde kur korumalı mevduat hesaplarına yönelik Türk lirası zorunlu karşılık oranlarının artırılması yoluyla sterilizasyonu planlanmıştır.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”