Societe Generale stratejistleri, ABD Doları’nın zirve noktaya ulaştığını söylüyor ve bundan sonrasının küresel ekonomi için daha sancılı olabileceğini öngörüyor.
ABD Doları’nın değeri artmaya devam ediyor. Ancak Societe Generale stratejistleri doların pik yaptığı görüşünde.
Societe Generale stratejistleri, II. Dünya Savaşı sonrası tam anlamıyla hakimiyetini kuran dolar sisteminin varlığını sürdürecek olsa da zayıfladığının altını çiziyor.
Doların 2024’te zayıflaması muhtemel
MarketWatch’tan William Watts’ın haberine göre, Societe Generale’de üst düzey stratejist olan Kit Juckes’a göre dolar, 2011 yılında başlayan döngünün zirvesini tamamlayarak ABD’nin olağanüstü ekonomik performansı zayıflarken ‘karmaşık’ bir piyasa hareketi dönemi başlattı.
Juckes, paylaştığı notta, “ABD ekonomisi elbette istisnai olmaya devam ediyor ancak yavaşladıkça ve diğer ülkelerle kur farkları daraldıkça doların geri düşmesi bekleniyor. Gerçek anlamda dolar, bugün, 20 yıl önce Asya krizinin zirvesindeki ve Volcker/Reagan sonrası dönemdeki kadar güçlü olmaya devam ediyor. Ancak dolar yakın dönemde sadece 2022 yaz-sonbahar döneminde kısa bir süreliğine benzer bir güçte seyredebildi” diyor.
Juckes, “ABD ekonomik döngüsünde dönüş işaretleri gelip geçtikçe ve küresel ekonominin gelecek aylarda ne kadar yavaşlayacağını izledikçe 2023’ün geri kalanı, muhtemelen oldukça karmaşık olacak” diyor ve ekliyor: “Doların 2024’te zayıflaması muhtemel.”
Hisse senetlerindeki gerilemenin sorumlusu
Para biriminin altı büyük rakipten oluşan bir sepete karşı ölçüsü olan ICE ABD Doları Endeksi, Hazine getirilerinin artmasıyla Temmuz ayı sonlarında belirlenen 2023’ün en düşük seviyelerinden yükseldi ve Ekim ayı başlarında 2023 yılının en yüksek seviyesine ulaştı.
Bu süreçte, S&P 500 Endeksi ve Nasdaq’ın Temmuz sonundaki yüksek seviyelerinden geri çekilirken düzeltme bölgesine düşmesiyle birlikte, Hazine tahvil getirilerdeki artışın yanı sıra dolardaki yükseliş de ABD hisse senetlerindeki keskin gerilemenin büyük bir kısmından sorumlu tutuldu. Bu süreçte Dow Jones Endeksi ise yıllık bazda eksiye düştü.
Dolar endeksi, getirilerin yeniden düşmesi ve yatırımcıların Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) 2024’teki faiz indirimi potansiyelini hesaplamaya başlamasıyla birlikte yüzde 5 civarında geriledi. Tahvil getirilerinin geri çekilmesiyle hisse senetleri keskin bir şekilde sıçradı ve S&P 500 Endeksi son yedi seansta yüzde 6’dan fazla yükseldi.
Juckes, 2020 yılından bu yana geçen dönemin özellikle ‘istisnai’ olduğunu belirtiyor. Fed’in pandemi sırasında ABD hükümetinin para politikasını ve mali teşviklerini gevşetmesi ve ticaret açığının yaklaşık 1 trilyon dolara ulaşmasıyla dolar zayıfladı. Juckes, süreci şöyle özetliyor: “Ancak daha sonra muazzam miktarda aşırı hane halkı tasarrufları, ekonomik yeniden açılma ve pandemi nedeniyle sıkılaşan iş gücü piyasası, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin dolar dostu olduğunu kanıtlayan bir enerji şoku yaratmasından önce bile FED’in para politikasını beklenenden daha agresif bir şekilde sıkılaştırmaya zorladı.”
Doların istisnai durumu sonsuza kadar sürmeyecek
Juckes, faiz artırımlarına daha önce başlayan ve aynı miktarda artırım yapan Yeni Zelanda Merkez Bankası hariç, doların, Fed’in faiz oranlarını diğer gelişmiş piyasa merkez bankalarından daha fazla artırmasıyla toparlandığını belirtiyor. 2023 yılında zirve noktasına ulaşan doların, Çin’in ekonomik yavaşlaması nedeniyle ABD ekonomisine başka bir göreceli kazanç sağladığının da altını çiziyor.
Ancak Juckes, artık faiz artışlarının sona erdiğini ve ‘yumuşak ya da sert’ bir ekonomik inişin yaklaştığını ve her şey gibi istisnai durumun da sonsuza kadar sürmeyeceğini söylüyor.
Juckes, bunun ABD Doları sistemi üzerine kurulu küresel finans düzeninin sonu anlamına gelmediğini ekliyor ve II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dolar düzeninin onlarca yıl ayakta kalacağını söylüyor. Juckes, bunun nedeninin kısmen de olsa ABD olmasaydı dünyanın çok fazla tasarrufla ve çok az borçluyla kalacak olması olduğunu ifade ediyor.
Bununla birlikte Juckes, dolar sisteminin zayıfladığını ve ‘daha yavaş büyüme, toksik iç politika, parçalanmış küresel politika ve ABD’nin olağanüstü mali büyüklüğünden uzaklaşma ihtiyacının, doların 2011 ve 2022 yılları arasında elde ettiği yüzde 44’lük reel değerlenmenin büyük bir kısmını tersine çevirmek için kolaylıkla yeterli olduğunu belirtiyor.