İstanbul’da, bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması 4. gününde devam ediyor.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı‘nın da aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 36 sanık ile avukatları katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Duruşmaya, sanıkların ölümüne neden oldukları maktul “Kaya” bebeğin babası Mehmet Hanifi Kaya ile avukatı da gelirken, çok sayıda avukat ve basın mensubu da izleyici olarak yer alıyor.
Pazartesi gününden bu yana 13 sanığın savunmasının alındığı duruşmada, Esenyurt Reyap Hastanesinin medikal muhasebe biriminde çalışan tutuklu sanık Funda Özen savunma yapıyor. Ardından tutuklu sanık sağlık hizmetleri müdürü Renans Kılıç‘ın savunmasına geçildi. Saat 12.30 sıralarında duruşmaya 40 dakika ara verildi.
‘MELİS İŞİNİ YAPMADIĞINDA ŞİKAYET BAŞLADI’
Reyap Hastanesinde Medikal muhasebeci olarak çalışan tutuklu sanık Funda Özen, “Herhangi bir ticari ilişkim yoktur. Maaşla çalışıyorum. Dolandırıcılık suçlamasıyla suçlanıyorum ama bunları kabul etmiyorum. 3 ay kadar doktor hemşiresi olarak çalıştım. Daha sonra medikal muhasebe uzmanı olarak çalışmaya başladım. 2023 yılında arkadaşımız işten ayrıldığı için çalıştığı branşta faturalandırma bana verildi. Dosya içinde geçen isimleri tanımıyorum. Medikal muhasebede SGK faturalandırma, gelen hastaların faturalandırmaları yapıldı. Yoğun bakımda epikrizleri Hasan Basri’nin yazdığını ve bu şekilde attığını biliyorum. Günlük olarak hastaların kullandığı ilaçları yazıp mail üzerinden gönderdiğini biliyorum. Melis, yenidoğan yoğun bakımda tıbbi sekreterdi ve dosyaları düzenleme konusunda düzgün yapmadı. Hastaların çıkışı olduğunda bilgi verilmesi gerekirdi bu durumu son zamanlarda Melis yapmamaya başladığında şikayet olmaya başladı. Hasan Basri ile ‘Sistemden herşeyi kontrol ediyorlar ben onları değiştirdim’ konuşmasını Melisleri, yanlış yaptığını biliyorum o yüzden değiştirdim değil değiştirtmiştim diyorum çünkü bizim öyle bir yetkimiz yok. Hasta çıkışı, taburcu düzeltme gibi bir yetkimiz yok” dedi.
‘EPİKRİZLERİ DOKTOR YAZAR’
Özen, “Hizmetlerin girişini epikrizleri yazıyoruz ama hastanın böyle bir ilaç kullanımı yok. Faturadan silip faturasını kesiyoruz epikrizlere erişemiyoruz. Fırat Sarı ile ‘Bu bebekle ilgili fatura kesemedik’ fatura kesip doktora bilgi vermemiz gerekiyordu doktor meşguldü. Doktora ulaştığımda bu bebeğe bu ilaç kullanılmış fatura keselim mi diye sordum. ‘Bunları farklı bir bebeğe kullanabilir miyim’ konuşmasını ise ilaç ile ilgili olabilir, değerleriyle ilgili olabilir. Yenidoğan yoğun bakımda çalışmıyorum. Bebeğe ait ilaçların başka bebeğe kullanıldığı konusunda bilgim yok. SGK’da tıbbi evraklarda oynama yapıldığını, basamaklarda düşürme olduğu düşünülüyor ama benim öyle bir yetkim yok. Faturalar bittikten sonra e-imzayla onaylama oluyor. Basamak değiştirme konusuyla alakam yok ben sadece faturalandırma konusunda çalışıyorum. Ben hasta sevkinin nasıl yapıldığını işlendiğini bilmiyorum. İlaç istekleri eczane üzerinden bildirim olur. Bu ilaçlar onaylandıktan sonra sistemde kabul edilirdi ve sisteme düşer. Doktorların dışında epikrizler yazılamaz sadece doktorlar erişebilir” şeklinde konuştu.
‘FATURALAMA PUSULA SİSTEMİYLE OLUYOR’
Sanık Özen, “Faturalama işlemi pusula sistemiyle oluyor. Pusulama sistemi üzerinden epikrizlerde oynama yapılamıyor. Hastaya hangi doktor baktıysa o erişebilir. Bizim erişim gibi bir yetkimiz yok. Hasan Basri doktorun asistanı oradan tanıyorum kendisini, işletme olayını da ilk kez iddianamede okudum nasıl işlediğini bilmiyorum. Mehtap’ın çalıştığım kurumda yenidoğan bakımda hemşire olarak çalıştığını biliyorum bir de Sümeyye’yi tanıyorum. Hemşirelerden bu ikisini tanıyorum başka kimseyi tanımıyorum. Fırat Sarı’yı da yoğun bakım doktoru olduğu için biliyorum. Yenidoğan bakım dışında gelen epikrizlere de bakıyorum ve konuyu görüşüyorum. Bu konuda eksiklik olursa sekreter yani doktorun asistanıyla ya da doktorun numarası varsa arıyorum. Doktor çok yoğun olduğunda Hasan Basri ile iletişime geçiyorduk. İlaçlar konusunda kendisiyle iletişime geçebiliyorduk. Yoğun bakımda epikrizleri Fırat Sarı hazırlardı’ dedi.
‘FIRAT SARI ÇOCUĞUMUN DOKTORUYDU’
Medikal muhesebeci Funda Özen’in savunmasının alınmasının ardından sağlık hizmetleri müdürü tutuklu Sanık Renans Kılıç’ın savunmasına başlandı. Kılıç savunmasında, “Tutuklanmadan önce Esenyurt Belediyesi’nde sağlık işleri müdürüydüm. Fırat Sarı çocuğumun doktoruydu. Çocuğumla çok ilgilendi. Usulsüz hasta sevkiyle ilgili suçlamasını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ben hiçbir hastadan ve hastaneden para almadım. Fırat Sarı ile hasta sevkiyle ilgili konuşmamın sebeibi, bir hastanenin müdürü hasta sevki için Fırat Sarı‘ya ulaşamadıklarını söyledi ben de Fırat Bey’in asistanın numarasını verdim. Sonra da Fırat Sarı’ya ulaştım ‘Seni aradılar mı?’ diye sordum. Görevim maddi durumu düşük insanlar bize ulaştığında biz hastaneden böyle bir talepte bulunuyoruz. 4 yıl boyunca evde sağlık hizmetinde çalıştım. Başkan benden ‘Seni çok sevdik özellikle muhtarlar, oradaki muhataplardan, SGK’lardan iletişim kuracak birini istedi’ ben de ‘Yaparım’ dedim makam olarak bir yere gelmek için kabul ettim. 112 bu kadar basit bir sistem değil. Sağlık Bakanlığı basit bir sistem değil, başhekimi vardır. Protokol olmadan hiçbir hekim, hastayı devralmaz” dedi.
‘HASTANELERDE KİM NÖBETÇİ HEPSİNİ BİLMEM GEREKİYOR’
Kılıç, “Hastanelerde kim nöbetçi kim var hepsini bilmem gerekiyor. Belediye başkanı sorduğunda cevap vermem gerekiyor o yüzden biliyorum. Ne bir hasta ne de bir hastane bana bir tane para vermedi para verdim de diyemez. 2019 yılında Fırat Sarı’ya borç verdim gelen para odur. Hasta hangi hastaneyi isterse ve neresi yakınsa ben oraya gönderirim. Esencan’a da gönderdiğim hasta belli. Benim görevim hasta yakınlarından talep gelirse, hastaya bir mama yazılmış, hasta maddi durumum yok diyor biz ona göre yöneltme yapıyoruz. Fırat Sarı ile ‘Abi, Mehmet Ali para veriyor, sende verebiliyor musun’ konuşmamızın sebebi, tıp merkezlerinde toplu sekilde para vermek, hastane kendi arasında anlaşma yapar onun için onu söylüyorum. Yenidoğan, servis ihtiyacı, mama ihtiyacı gibi ihtiyaçları karşılamıyor bu yüzden bize başvuran vatandaşlara yardım ediyoruz” dedi.
‘BURADAN ÇIKACAĞIMA İNANIYORUM’
Renans Kılıç, “Sosyal medyada, basında çıkan haberlerden dolayı hem benim hem ailemin masumiyeti göz önüne alınmadan linç girişiminde bulundu. Bir insanın hayatıyla oynamanın bu kadar basit olacağını düşünmüyorum. Bize katil muamelesi yapılıyor. Benim Esenyurt Belediyesinde çalışırken bir amacım vardı belediye başkanı olmaktı. Buradan çıkacağıma inanıyorum zaten ama buradan çıkarken insanlar bize nasıl bakacak. Bu kadar basit mi insan hayatıyla oynamak, ben depremde görev yaptım. Beni bebek katili ilan ettiler. Ben şimdi buradan çıksam ne yapacağımı bilmiyorum. Adalete sığınıyorum. Şahıslar burada kendilerini açıkladılar beni burada suçlamadılar polis kolluklarında neden öyle konuştular bilmiyorum. Onlar hakkında birşey demek istemiyorum” dedi.
İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı’nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK’den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6’şar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8’i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul’da 9, Tekirdağ Çorlu’da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E’yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.